İskan değil de imar demek istediniz sanırım.

İmar bilgisi tapuda yazmaz, belediyenin e-imar hizmetine girip parseli kontrol edin. Ama %99 dediğiniz gibi imarsızdır, bir ihtimal büyük bir arazi ise küçük bir imarı olabilir, %5 gibi.

Aynı şekilde samanlık olarak gözüken evimiz var. İmarsız ve elektrik de şantiye elektriği bağlanmıştı.

Hangi ay?

2016 Nisanda yaklaşık 45 gram altın yapıyormuş.

2016 Ocakta 47,5 gram, 2016 Aralıkta 38 gram.

Dolar olarak Ocakta 1.666 dolar, aralıkta 1.430 dolar yapıyormuş.

2016 Eylül'ünde 1 dolar 2,99 TL imiş
1672 Dolar yani
Bugün 30.819 Lira yapar. Dolar hesabıyla.

Euro'yu mu, Enflasyonu mu, mevduat faizini mi, kredi faizini mi baz alacağız?
O zaman farklı sonuçlar çıkabilir.

parasal değer hesaplama diye arat bazı siteler var hesaaplayan, tüketici endeksi tefe tüfeye göre vs doğru değer çıkar mesela;

Sonuç: 2016 yılının Eylül ayında 5.000,00 TL olan parasal değer 2022 yılının Ağustos ayında 17.990,75 TL olmaktadır.
2016 Yılı Eylül Ayındaki TÜFE: 282,27
2022 Yılı Ağustos Ayındaki TÜFE: 1.015,65
Endeks Değişim Oranı: %259,82 artış
NOT: 2022 yılının Eylül ayı TÜFE verisi TÜİK tarafından henüz açıklanmadığından hesaplamada 2022 yılının Ağustos ayı TÜFE verisi kullanılmıştır.

2016 Haziran ayında.

O günün 5000 TL borcu için 30 bin küsür TL mi istemek gerekir bugün?

Dolar enflasyonunu hesaba katmazsanız 1706$
Dolar enflasyonunu hesaba katarsanız -yaklaşık- 2000$

Dolarla hesaplanmaz TL TL değeri üzerinden hesaplanır tinny penny yazdığı doğru

Borc tl verildiyse tl istenir oteki turlu tefecilige girer. O yuzden oarayi geri isterken yine 5000 istenir. Tabi efe tufe oraninda farki isterim dendiyse basinda o baska.

Borcu iade edecek benim :) Tabii ki değer farkıyla vermek isterim.

TL borç alındı, tl ödeyelim demek mantıklı değil.

Siz o parayı aldığınızda o paraya 5.000 tane ekmek alınıyordu, şimdi 1.000 tane alınıyor. Adil mi?

Alacaklıya sorun, "üstünden vakit geçti nasıl bir hesap yapalım bu paraya" diye.

Belli ki iyi niyetli birisiniz, parayı geri öderken hak geçmesin istiyorsunuz herhalde ki bunu sormuşsunuz.

Alacaklıyla konuşup helalleşecek bir hesapta uzlaşmak en güzeli.

İcra takibi başlatmış olsaydınız. Karşı taraf şahıssa yani ticari iş değilse yasal faiz işlerdi. Yıllık yüzde 9dan.

Siz ttnet’e ait bir tplink modem router aldıysanız (2. El mi?) sadece ttnet ile çalışır, ttnet’e özel firmware yüklenmiştir. Yoksa tplink sadece ttnet ile çalışıyor diye bir şey yok.

İkinci el almadım,hepsiburadadan aldım.

türknet hiç kullanmadım ama çalışıyor olması lazım bence. altyapı türktelekom çünkü. belki modem arayüzünde bazı ayarlar yapmak gerekebilir.

çalışıyor olması lazım. sadece resetledikten sonra admin - ttnet veya admin - turktelekom diye değil de başka türlü girmek gerekiyor. Onu tplink veya turknetten öğrenebilirsiniz.

bende asus modem var, sıfır hiç kullanılmadı. satılıktır

Öncelikle o alet yüksek ihtimal ile 2. el. Abonelik ile birlikte verilmiş bir modem gibi duruyor. Ben hep ikinci el modem alırım ve genelde de böyle ttnet aboneliği bitince satılan modemler denk geliyor bana.

Sıfır olduğuna eminseniz, iade vs etmeyecekseniz aslında o iş kolay.

Arayüzde kullanıcı adını yazdığın yerlerde bir yerlerde bir tik atılacak yer olmalı, başka bir servis sağlayıcıyı yazmak için.

o tike tıklayınca hazır yazılı görünen @ttnet kısmı değiştirilebilir hale gelecek.

Edit:

Hepsiburada girip tp-link ürünlere baktım, üzerinde Türk Telekom logosu bulan iki ürüne tıkladım, biri 375 biri 425 tl gibi fiyatlar var.

Yorumlara bakınca hemen herkes 2. el ürün yollandığını yazmış. Bu ayarda 2. el bir modemi 150 tl civara alırsınız. İade edin üstünden zaman geçmediyse.

Ters ibraz (chargeback) ile mümkün, bankanın web sitesinden harcama itiraz formunu indirip dikkatli bir şekilde doldurun ve kendilerine iletin.

3D yani sms ile onay almadığı için bu işlem satıcıya kaçar, chargeback +1

Bu harcamayı ben yapmadım diyeceksiniz, banka satıcıya soracak, bu satışı size yaptığını satıcı ispat etmek zorunda.

Edit: Ama şu da var, uygulamalar ya da satıcı siteler kartınız kaydedelim mi diye bizden onay alıyorlar ya. Orada kanuni bir dayanakları olabilir.

Bu durumda satıcı kendini kurtarır, siz sizin kartınızla sizden habersiz alışveriş yapan kişiyi dava edersiniz herhalde.

Nihayetinde ödemeyi siz yaptınız ama ürün başkasına teslim edildi.

Alisverisir yapan tanidiksa durumu soyleyip parayi isemek seceneklerin arasinda yok mu?

Açılır kanadın üstünde mekanizma mevcut. Şimdi anlatarak anlaşılmaz pencere açıkken pencere kolunu oynat ve kolun bir yerde takıldığını göreceksin mekanizma da aynı zamanda takılacak bir tornavida yardımıyla o takılan yeri atlatman gerek.

Videoyu şimdi izledim o uzun olan metalin alt tarafındaki kademeyi kastırıp diğer tarafa atlatman gerek. Aynı şey benim de başıma gelmişti ordan biliyorum.

Alyan anahtar ile ayar yapılabilen civatalar olacak oralarda, yukarıda arkada önde sağda solda her tarafta her durum için ayar civataları var.

Civata ile ayar kurtarmıyorsa kanırtmak gerekebilir, pencere aşağı düştüğü için ara uzaklaşmış olabilir.

Önce ayar civatalarına bakın, sonra pencerenin ayarına bakın.

Alt sol köşeden pencereyi yukarı kastırınca sağ üst köşe, sıkıntınız olan bölge düzeliyorsa pencerenin ayarlanması lazım.

Yani pencere kanadının çap ayarı bozulmuş olabilir, bunun için de cam çıtalarının sökülüp cam altındaki takozlarla camın doğramayı gönyeye alması sağlanır.

iphone hariç alacağınız her markada android olacağı için yabancılık çekmez, yazılımlar aynı.

Ama yine de Samsungun orta ayar bir telefonunu alsanız yeterli.

samsung a32

samsung m23 aldım ben anneme. şarjı 4 gün falan gidiyor üstelik telefon da bu yıl çıktığından ve yeni olduğundan epeyce süre de götürür. kendisi çok memnun telefondan.

Samsung A serisi bakın derim.

A2
A3
A5
ile üst modele geçiyor, bi yandaki A51 52 53 ile de yıl farkları. A53 en son çıkan, A52 önceki yıl, A51 bi önceki yıl gibi vs.

YouTube'da teknoseyir kanalında telefon önerileri oluyor o o videoda bayağı faydalı tavsiyeler var

Yapmadım ama izlediklerim;

Diş macunu, pasta, sıfıra yakın zımpara (1000-2000)

İnce bi zımpara sonrası pasta ile çok iyi sonuçlar alınabiliyor sert plastiklerde ve mikalarda vs.

Kol saati camında yapmışlığım var, mucize gibiydi, tırnak takılan derin çizikleri bile gidermiştim.

İyi bir temizlik için sulu zımpara hep işin içinde olacak. "İdareten bir temizlik bana yeter, zaten çok soluk değil" diyorsanız 3M'nin far temizleme mendillerini arayın, işinizi görür. "Farlarım çok lekeli, ciddi bir temizlik gerek" diyorsanız kloroform buharı gerekecektir, bunun için de tek araçlık "buharlı araç far temizleme seti" olarak ararsanız bulursunuz.

Ne yaparsanız yapın 2 3 ay sonra eski halline dönecek farlar. Zımpara dediğiniz şey farın dış yüzeyini kazımak bir nevi. Gerekli zimpara vs. işlemi sonra far vernigi lazım onu da ankara'da yapan bir yer var farpar. 2k vernik uyguluyor. 2006 model araca yaptırdım 1 buçuk senedir sıfır gibi.

Farın camı asında plastik. Plastiğin üstünde de lak kaplama denen (hard coating diye de geçer) bir kaplama var. Zımpara ile yapılan temizleme işi bu kaplamayı ortadan kaldırıyor. Haliyle çok kısa süre sonra eski halinden daha kötü hale gelir. Bu işi profesyonel yapan bir yere yaptırmak lazım. O da tabii zımpara sonrası tekrar lak kapmala atmalı.

A101'den far parlatıcı almıştım 2 ay önce 25 TL'ye...

Farı yıkadım kuruladım normal cam beziyle bunu bastırarak uyguladım. İnanılmaz güzel oldu, parladı. Hatta arkadaşınkini de yaptık.

Normal ucuz satılan far temzleyiciler işe yarıyor. Zımparaya gerek yok.

Orjinalinde yere basması için papuç koyulan her yerine atağı takmalısınız, yoksa iskelet ortadan vs esneyip çatlayabilir.

Ama önemli olan şu, orjinal iskelette papuçların takıldığı yerde farklı ayağı vidalayabilmek için yeterli yüzey var mı?

john bloor'un söylediklerine artı olarak bir de şu var.
koltuğu yükselttikten sonra rahat oturabilecek misiniz? yerden yüksekliği fazla olmasın bi anda

Sanırım 10 cm yükselecek, robot süpürge için. 10 cm yükselmesi konforu çok eksi etkilemez herhalde.

Eğer üretici firmanın böyle bir garantisi varsa önce firmaya başvurun ki gelip incelesinler.

Ama bunca yıllık inşaatcıyım, tadilatcıyım, hiç bir pprc boru gövdeden patlamaz.

%90 ek yerlerinde işçilik/kaynak hatası vardır, ek yerinden açmıştır. Kalan ihtimal ise boruyu bir şekilde inşaatta zedelemişlerdir, gövde oradan zayıflamıştır.

Nereden patladığına dair bir bilgi var mı?

Bağlantı noktasından değil, doğrudan boru üzerinde delikler oluşmuş. Zeminde, fayansın altında.

Hiç bir şey çıkmaz. Zamanını harcadığınla kalırsın.

bana da bu işten birşey çıkaz gibi geliyor, biraz önce fırat boru'nın spesifikasyonlarına baktım 20 santigrat derecede uygun basınçta 50 yıl ömür vermiler. mahkemeye versen ne zaman üretilmiş, ne koşullarda saklanmış belli değil montaj asamasında hasar aldı mı belli değil.

Plastik dediğin arkadaşın direkt güneş altında durması bile ömründen yer kanıtlamak zor. etna +1

İşçilik hatasıda olabilir binayı yapan müteahhitle bir görüşün fikrini alın

arkadaşlar gerçekçi olalım. 9 yıl geçmiş, ne boru firması, ne müteahhidi allahaşkına, amazon.com.tr mi yaptı evi? nereden bulacaksınız? bulsanız da adam hee evet 9 sene önce yaptığım şeyi hemen düzelteyim der mi?

ben de bunca yıllık apartman yöneticisiyim. şunu bilir şunu söylerim. daire içinde vanadan sonraki kısımdaysa size (yani patlağın olduğu daire sahibine) ait, vanadan önceki kısımda ise apartman yönetimine ait.

eski bina. her allahın günü bir yerinden su patlıyor. 30 yıl önceki müteahhidi mi bulayım şimdi? boruyu tamir ettirmekle kalmıyor, kimin dairesine/dükkanına patladıysa sıvasını boyasını da yaptırıyorum her sefer.

Boru firmasi: ben ne alaka :/

Sigortaniz varsa eksper cagirip hem tamir hem de alt katin masraflarini

kibritsuyu +1

bazen yazilanlara bakiyorum, duyurunun isvicre simulasyonunda gibi hissediyorum. turkiye avrupa birligine 30 sene once girmis, MIT mezunu bir basbakanimiz var meclise bisikletle gidiyor falan..sonra 500bin tlye arac bulamiyorum basliklarini gorunce uyaniyorum.

Bunların faturası olmalı bildiğim kadarıyla evde, önemli kısım bu, hırsızlık zorla yapılmış olmalı, açık cam, açık kapıdan girilmemiş olmalı (bu kısımda emin değilim aslında), polis ve sigorta bilirkişisi çağırılmalı anında sanırım.

Sigorta teminatlar çerçevesinde ödeme yapar, ürün değerlerini fatura değeri olarak mı öder onu bilmiyorum.

Konut poliçeleri çok değişiklik gösteren sigorta türleri, içerik tam istediğinize göre hazırlanmalı, istediğiniz ek teminatlar varsa eklenmeli (poliçe fiyatı oldukça artacaktır bu durumda).

Üşenmeden poliçe teminatları ve kuralları okunmalı, sakince kafa vererek okunduğunda oldukça anlaşılır bir dili var, bazen hukuki terimler yüzünden anlamadığınız yerler olabiliyor ama çözmesi kolay internet çağında.

Edit:

Mesela poliçemden bazı alıntılar yapayım;

"Eşyanın Tanımı:
Konutta bulunan sigortalı, birlikte oturan aile bireyleri veya birlikte yaşadığı kimseler ve ev
çalışanlarına ait ev eşyası ve kişisel eşyalardır. Bu kapsama konut dışındaki garaj, bahçıvan evi gibi
eklentilerde bulunan eşyalarda dahildir.
Not: Motorlu taşıtlar, karavanlar, tekneler, bunların aksesuar ve yedekleri ve bunların içinde
bulunabilecek eşyalar, ticari nitelikteki mal, emtia ve demirbaşlar, eşya kapsamına girmez"

Hırsızlıkla Alakalı;

Hırsızlık Teminatı:
Hırsızlık teminatı sadece ev ve giyim eşyalarını kapsamaktadır.
- Hisse senedi, tahvil ve kıymetli kağıtlar ( çek vb. Menkul kıymetler ), projeler, planlar, kalıplar,
ticari defterler vb. Belgeler teminat kapsamı dışındadır.
- İkametgah dahilinde bulunan nakit para azami olay başı ve yıllık toplam 100. TL'ile teminata dahil
edilmiştir.
- Ruhsatlı silah, cep telefonu, diz üstü bilgisayar gibi özellik arz eden eşyalar, poliçede
belirtilmediği sürece teminat haricidir. Poliçede belirtilmeleri halinde ise, en az 100.-USD karşılığı
TL. olmak uzere söz konusu eşyaya ait hasar tazminat bedelinin %25'i oranında tenzili muafiyet
uygulanacaktır.
- Hırsızlık Sigortası Genel şartları çerçevesinde; ev eşyası arasında bulunabilecek sanat ve antika
değeri olan tablo, koleksiyon, heykel, biblo, resim, kitap, gravür yazı, halı vb. aksam ve
teferruatları da dahil olmak üzere bilgisayar, video, video çekicisi, telsiz, televizyon, radyo, teyp,
pikap, müzik seti, fotoğraf makinesi, film makinesi (gösterme veya çekme), dürbün ve mikroskop, kürk
ve ipek halıların sigorta bedellerinin toplamı, toplam eşya bedelinin %25'i ile sınırlıdır.
Kasa yada kilit altında bulundurmak şartı ile, kıymetli saatler,gümüş ve sair kıymetli maden ile
bunlardan mamul eşya, altın, mücevher, değerli taş, inci ve benzerlerinin sigorta bedelleri toplamı,
toplam eşya bedelinin % 10' u ile sınırlıdır. Beher hasarda hasar tazminat bedelinin %10'u oranında
tenzili muafiyet uygulanacaktır.
Not: Bu tip özellik arz eden eşyaların sigorta bedellerinin yukarıda belirtilen oranları aşması
durumunda, bu tanıma giren eşyaların poliçede belirtilmesi ve ek prim alınması koşulu ile teminata
dahil edilebilir.
Konutun 6 ay ve üzeri boş kalması durumunda geçerli olmak üzere iş bu teminat aşağıdaki hırsızlık
önlem şartlarının herhangi birinin yerine getirilmiş olması durumunda geçerli olacaktır.
" Sigortalı mahalde Emniyete ya da Özel Güvenlik Merkezine bağlı Alarm ve/veya Kamera ve/veya Demir parmaklık olması şartı aranacaktır"

Her bir prize 220 V gerilim gider. Bu prizler genellikle 16 A sigortaya bağlı olur. 220x16=3520 Watt enerji yapar. Yani bir prize max 3520 Watt yükleyebilirsiniz. Bunu aşarsanız sigorta atar.

Anlattığınız ekipman bu limiti aşmıyor gibi.
Toprak hattını kontrol etseniz iyi olur.
Daha derin bilgisi olan arkadaşlar başka tavsiyeler de verebilir.

Uzatmaların üstünde genellikle max kaç w desktelediği yazar. Sizdeki aletlerin max kaç w/kw harcadığına bakın, ona göre değerlendirebilirsiniz bence.

bozulan prizi kaliteli ve orjinal marka bir priz ile mutlaka değiştirin. kararan bölgenin direnci artmış-muhtemelen gevşemiştir. ne yaparsanız yapın o bağlantı ısınıp sorun çıkarmaya devam edecek.

normalde bir priz için elektrikli ısıtıcı-klima vs gibi yüksek güç çeken cihaz bağlı değil ise bahsedilen cihazlar sorun değil. kahve makinası sanırım 800w gibi güç çeker. bütün gün aralıksız çalışmıyorsa bu da sorun değil. şimdilik kahve makinasını sağlam bir prize aktarmak mantıklı olur.

duvardaki tek yuvaya ikili priz takılabilen sistemler var. çok fazla üçlüyü biribirine tak çıkar yapmaktan daha pratik olur.

Maliyetten kaçınmayıp yeni kabloyla 2 hat çekilir kahve makinesini birinde kullanırsın tv-ps bir yerde

O cızırtı sesi tam oturmayan, gevşemiş fiş/priz yüzünden çıkan ark sesleri.

Ehliyetli bir elektrikçi bozulan fişi ve prizi kaliteli bir ürüne değiştirsin, seyyar grup prizlerin üstünde tam oturmayan gevşeyen priz delikleri varsa; fişi prizden çekip grubun içini açın ve fiş giren metal delikleri penseyle biraz sıkıp sıkılaştırın.

Elektrik olmadığına emin olun çalışırken, dikkat.

www.yeniaymotor.com

Eğer özellikle sessiz çalışması için dizayn edilmiş ve sessiz olduğu iddia edilen bir kompresör değilse; alt üst komşular başta tüm binayı rahatsız eder.

Ürünün bir linki varsa, tipinden ve şeklinden aşağı yukarı bir tarif veririz.

Yukarıdaki listede 70 db için elektrik süpürgesi ve fön makinesi denmiş mesela, bu sesler bile oldukça rahatsız edici.

Ama kompresörlerin çalışma şekline göre çıkardığı ses seviyeden ayrı olarak biçimsiz ve kafa ütüleyen bir ses.

Yani ikisi de 70 db olsa da fön makinesi ile kompresör sesi karşılaştırılmaz bana göre, kompresör acayip kafa ütülüyor. Ben kulaklık takmadan açmıyorum yanımda.

yapacağınız bir şey yok dediğiniz gibi yasal oranda yatırmaya devam edin siz ev sahibi açsın madem davasını. dava sonucunda ne çıkarsa o fiyat üzerinden devam edersiniz. mahkeme normali neyse ona karar verir zaten.

Detay bilgi için şunu şuraya bırakayım: www.cetinkaya.av.tr

İhtarnameye cevap vermenize gerek olduğunu sanmıyorum. İhtarnamenin bu durumdaki fonksiyonu açılacak kira tespit davası ile belirlenecek kiranın bu dönem başlangıcından geçerli olması için ihtarname bir prosedür.

Yukarı eklediğim yazıyı detaylıca okursanız kira tespiti yapılırken önceki kira dönemine ait ÜFE artış oranını geçmemek koşulu ile evin durumuna göre hakkaniyetli bir şekilde yapılır diyor. Yani %1000 ya da 1.500 liradan 10 bine çıkarmak zaten kanuna göre mümkün değil. On iki aylık ortalamalara göre ÜFE %97,30 artmış. Hakim bu orandan daha fazla artıramaz. Yalnız bu son söylediğimde on iki aylık ortalama mı yoksa bir önceki yılın aynı ayına göre artıştan mı bahsediyor tam bilmiyorum. Eğer bir önceki yılın aynı ayı ise o oran da %144,61.

Eğer %144 ise en fazla 3669 TL olabilir. Ama tespit davasında son notta belirttiğiniz durumu belirtirsiniz. Hakim 'hakkaniyetli' bir karar vermek durumunda.

edit: bu verdiğim linkteki bilgi eski sanırım. Doğru bilgi için direkt kanunu ekliyorum:
www.mevzuat.gov.tr

Madde 344.

5 yılı geçtiği için kira tespit açılıyor denildiği gibi. %25 yada TÜFE sınırı aradaki yıllar için geçerli.

Muadil evlerin kiralarına yakın bir kira belirlenir. Hatırladığım kadarıyla ödediğiniz kiradan yüksek bir kira tutarı çıkarsa aradaki farkı da ödemeniz gerekecek.

Yani diyelim ki mahkeme 2500 olarak belirledi yeni kirayı. Zammın olması gereken aydan o tarihe kadarki 1000 TL farkı da ödemeniz gerekecek. Ona göre hazırlıklı olun derim.

Ama bu tür davalar kiracı lehine sonuçlanıyor. Yani bölgede kiralar ortalama 3500 ise mahkeme 3000 civarı bir tutar belirliyormuş.

Yanılıyorsam arkadaşlar düzeltsin.

5 yılı geçtiyse TEFE/TÜFE/ÜFE'ye tek belirleyici değil, civardaki emsal kiralar, muhit vb. gibi etkiler de göz önünde bulundurularak "hakkaniyetle" belirlenir.

kira artışı, davaya konu olan yeni kira döneminin başından beri hesaplanır.

bölgedeki kiralar anormal şekilde arttı 5000-6000 lira civarında geziyor ve sadece araplara veriliyor. herhangi ırkçı bir düşünceyle söylemiyorum sadece olanı yazıyorum. ilanlarda önce arapça sonra türkçe açıklama yazıyorlar düşünün.

hakim 3000 lira bile yapsa geriye dönük aradaki farkı vermemiz imkansız öyle bir para yok zaten maaş belli. emekli aylığına da el konulamıyor. ne olacak bilemiyorum. kadının tüm hayatı aynı mahallede geçmiş 70 yaşından sonra hiç bilmediği başka bir şehre mi taşınacak yani? mahkeme bunları göz önünde bulundurur mu bilemiyorum. üzüntüden hasta olacak kadın.

5 yil sonra bu davayi acma hakki var, birakin acsin. cevredeki rayice gore mahkeme yeni bir bedel belirleyecek ve o rayicle es ya da onun ustunde olmayabilir de genelde kiraci lehine sonuc cikar.

yeni kira belirlenirken yaşa, gelire falan bakmazlar. çevredeki emsal kiralar üzerinden hesapla bir miktar kiracı lehine bir fiyat çıkar. annenizin evine muadil evler şu an 5-6bin diyorsanız (ki o da dava açıldı mahkeme günü geldi falan derken geçen sürede daha da artar) taş çatlasın 4bin derler sizin eve de. geçecek sürede oluşacak aradaki farkı da ödemeniz gerekecek dedikleri gibi. ödeyemezseniz tahliye davası şu bu yine bir ton uğraşla 1-2 yıl sürse de çıkmanız gerekir eninde sonunda. mahkeme sürecinin yıpratıcılığı da cabası. şimdiden alternatifleri düşünmenizde fayda var.

ihtarnameyi iyi saklayın. ev sahibinin kötü niyetini gösteren bir belge var elinizde.

etrafımda çok var tekrar kira belirlemek isteyen, ama %1000 gibi bir rakam duymadım/görmedim. insafsız adam.

Sözlükten ve buradan okuduklarım kadarıyla, kira tespit davasında mahkeme emsal kiralara göre yaklaşık %80 oranında bir karara varıyormuş.

Yani emsal evler 6.000 ise sizinkini de o tutara çıkartmıyor, yine kiracıdan yana insiyatif kullanıp %80 oranına karar verip 5.000 yapıyor kirayı mesela.

Sizin durumda her şekilde ya o evi boşaltacaksınız, ya da bu emsal kiralara razı olacaksınız.

Size çekilen ihtar günü ile mahkeme sonucu arasındaki süredeki ayların farkını da yasal olarak alıyorlar sanırım.

Bu fiyatlarla sadece emekli maaşı ile geçinen insanların İstanbulda barınması çok zor zaten. Allah yardımcınız olsun.

Cevap vermenize gerek yok ancak anlaşıp, orta yolu bulmaya bakın.

Kira artış ayınız Kasım ve ev sahibi en az 30 gün önceden ihtar gönderip, dava açtı. Dava 10 ay sonra bitti. O aydan, Kasım'a kadar olan tüm kira farklarını sizden alabilir.

Yani siz 2bin TL kira ödediniz diyelim, mahkeme 7bin TL'ye karar verdi. 10 x 5 bin = 50 bin TL ödersiniz ve sonraki aylarda 7bin TL kira yatırmaya devam edersiniz. Bunun için en az 30 gün önceden ihtar çekmesi gerekiyor.


.

çamaşır makinesi yünlüler programında en az 1 saat bol deterjan ile yıkanınca mis gibi çıkıyor

Hassas programda, en düşük sıcaklıkta, kurutma kullanmadan çamaşır makinesi +1

Makineye atmadan eski bir dış fırçası ile kenarlar ve köşelerden bir tur geçin.

denemedim ama lostra araştırabilirsin belki.

Makineye atma. Dikişler zayıflıyor. Sivi makine deterjanı alıyorsun. Ayakkabının bağcıklarını ve tabanligini çıkarıyorsun. Ayakkabıyı güzelce ıslatıp ılık suda biraz bekletiyorsun. Ardından çıkarıp bir bez ile deterjan sürüyor ve akşamdan sabaha yine ılık suda bekletiyorsun. Suyuna da biraz deterjan ekle kopursun. Ardından durulayip kurutuyorsun. Nazikçe citileyebilirsin yine bezle.

valla bu senenin başlarında uğraştım bu konuyla. öncelikle özel hastanelerden bu rapor alınamıyor. o yüzden devlet hastanesine gitmek zorundasınız. Haklısınız çekilecek dert değil. sayısını unuttum ama 7-8 polikinlikten ayrı ayrı muayene oluyorsunuz. Randevu almadan önce hastanenin silah raporu verip vermediğine bakın. Ayrı ayrı polikinlikten sıra almayacaksınız. MHRS'ye girip "Sağlık kurulu" olarak alacaksınız. Onlar size bir kağıt verecek siz de girişten sıranızı alıp muayene olacaksınız. Hepsini olduktan sonra birde üzerine psikolojik test var. O da bir gün içinde çıkmıyor. Sıra konularında sizi ileri de alıyorlar. En azından burada öyleydi. Ben dibimdeki hastaneden sıra bulamayıp 100 km ötedeki hastanedeki sağlık kuruluna girmiştim :)

Sizin "Sağlık Kurulu" olarak randevu almanız laızm.

Sağlık kurulu olarak randevu aldım ama buna rağmen gittiğim polikliniklerde inanılmaz sıra vardı. Hepsinin aynı sebepten ötürü orada olduklarını sanmıyorum ama bana hiçbir poliklinikte öncelik verilmedi. Hatta işitme testini 20-30 gün sonrasına randevu verdiler şaka gibi. Yine bir tanesine defalarca gitmeme rağmen sıra alamadım.
Bahsi geçmişken sorayım:psikolojik test nasıl oluyor? Benim sıra bile bulamadığım buydu mesela.
Anladığım kadarıyla siz şehir dışında köy gibi bir yerde bir hastanede bu işi halletmişsiniz. Olmazsa bu yöntem de denenebilir ama siz ne kadar sürede hallettiniz hepsini?

evet izmir merkeze yakınken tire'ye gitmek zorunda kaldım. ama sanmayın ki bütün polikinlikleri 1 günde bitirdim. 2 kere gidip geldim. psikolojik testte bildiğin test çözünüyorsunuz. 2-3 saat süre veriliyor. onun sonucu hemen çıkmıyor. ama tabi polikinliğe göre değişebilir.

siz bence başka bir hastaneye gidin. özellikle merkezden uzak olsun. telefonla açıp sorun. sıkıntınızı anlatın. sağlık kurulunda olduğunuz için size öncelik vermeleri lazım. yoksa sittin sene rapor alamazsınız. sabah 8 8.30 gibi hastanede olursanız psikoloji hariç hepsini halledersiniz.

bütün polikinlikleri bitirince kurul raporunuza bakıp onay veriyor ya da vermiyor. onu da e-devletten çıkarabiliyorsun, gidip hastaneye gitmene gerek yok.

size tavsiyem, öncelikle hastane işini bitirin. bu işi bitirdikten sonra diğer işlerinizi halledin. en son vergi borcu yazısını alın çünkü onun süresi 15 gün. 15 gün geçerse tekrar almak zorunda kalabilirsiniz. ben bazı işlerimden dolayı 15 günü sürekli geçirdim 3-4 kere vergi borcu yoktur yazısı aldım :)

Bu kadar zorlaştı mı bu iş ya hu? En son 2019 yılında aldım heyet raporunu, ondan önce de 5 sene aralıklarla 2-3 kere daha almışlığım var.

En son İstanbul Beşiktaş Sait Çiftçi hastanesinden aldım, İstanbul için en kolay ve hızlı hastanelerden biri buydu.

Her poliklinikten tekrar randevu alma işini anlamadım, bir yanlışlık olmalı. Siz Heyet Raporu için giriş yapıp gerekli ödemeyi yaptıysanız her poliklinikten muayene sıranız otomatikmen oluşmuş oluyor.

Hatta doktorlar genelde normal hastaların muayeneleri arasında "heyet var mı" diye seslenip heyet için gelenleri hızlıca halledip gönderiyorlar.

Sanırım bulunduğunuz ilçe ya da ilde bir kalabalık sorunu var, başka ilçe veya yakın illerde şansınızı deneyin.

Bu arada ne tür bir tabanca almak istiyorsunuz? Polimer mi çelik mi? İğne vuruşlu mu horoz vuruşlu mu? Yerli mi ithal mi?

@false, bu anlattıklarınızı gördükten sonra gerçekten imrendim çünkü ben en az 6-7 defa git-gel yapmışımdır ve dediğim gibi buna rağmen tüm polikliniklere görünemedim bile.

@bloor, sizinkisi belki yenileme olduğu için daha hızlı olmuş olabilir. Benimki ise ilk defa ruhsat almak içindi. Heyet için poliklinik konusu dediğiniz gibi ayrı bir bölümdeydi, yani en azından 1-2 tanesi hariç hepsi sözde sadece bu iş için oradalar ama inanılmaz bir yoğunluk vardı. Şehir hastanesi mantığı, bütün sağlık raporlarını oraya yönlendirmişler sanırım. Sabah 7'de bir umutla gittiğim poliklinik için sıraya bile alınamadım zira saat 5'te gelip bekleyenler vardı.
Silah olarak sarsılmaz'ın iğne vuruşlu belli bir modeli var aklımda.

Anlaşılan tek çözüm boş birkaç gün ayırıp uzak bir ilçede bir hastanede sağlık kurulu randevusu bulup bu işi halletmeye çalışmak gibi görünüyor.

Geçtiğimiz aylarda yine böyle bir duyuruda İstanbul'da randevu yoktu, en yakın Keşan'da vardı mesela. Sizde yakın bir il/ilçeden bakacaksınız mecburen demek ki.

Yalnız kötü bir haberim var, bu çileyi her 5 senede bir çekeceksiniz. Yenileme de olsa her şeyi sil baştan yaptırıyor silah ruhsat büro, sadece pandemi döneminde sağlık raporlarını ötelediler, önceden alınanları kabul ettiler.

Stoeger'in ürettiği Glock klonu olan ST-R modeline de bir bakın. Yine uzun yıllardır kendini ispatlamış bir altyapısı olan Canik TP9 modellerine de bakın.

Siz fotokopisini verin, olay patlarsa "kimliğim kayboldu ama fotokopisi/fotoğrafı vardı elimde" dersiniz.

Okulun mernis sistemine bağlanıp kayıtla ilgili işlem yapan bir ekranı varsa, kimliğin geçersiz olduğu anlaşılabilir.

Farklı ilçelerden nufusa da başvurmaya çalışın, farklı ilçeden de alabilirsiniz.

Alyan yoksa açamazsın tornavida falan açmaz bunu alyan set bulman gerekir

denedim ama olmuyor. allen'le de torx'la da denedim. kımıldamıyor. sonra yalama oldu.

Normal allen değil zaten, tork uç ile açman gerekirdi. Acaba yalama oldu diye mi açamadınız sonradan.

Fotoğraftaki vida çok yalama olmuş gibi durmuyor, doğru uç ile çok kolay açılması lazım.

Kombiye müdahale, tamirat bakım vs için dolabı sökmenize gerek yok, alttaki o iki vidayı sökünce alttan öne doğru kapağı alacaksınız, sonra yukarı kaldırırsınız ön kapak komple elinize gelir.

İlla dolabı sökecekseniz, (ki gerek yok) önce içeriden borunun dirsek ile bağlı yerinden sökeceksiniz. Sonra boruyu çeker alırsınız dışarı.

torx allen de var ama yalama oldu. daha önce onla açmaya çalıştım ama çok sıkı. açmaya çalıştıkça yalama oldu.

genleşme tankını değiştiricem aslında. baktım rahat değişiyor. dolabı daha çok vidayı sökebilmek için sökmeyi düşündüm. dolaptan dolayı altta çok yer olmadığı için rahatça müdahale edemedim. vidayı açabilirsem yeter aslında.

Ben fotoğrafta çok da yalama olmuş bir vida görmedik açıkcası, ya yanlış numara tornavida kullanıyorsunuz, ya da tam dik giremeyip açılı tutuyorsunuz tornavidayı.

Bu tür vidalar, iki uç köşe arasına tam oturan düz tornavidalar ile de rahatca açılıyor.

yok ya yalama oldu baya. torx şeklindeydi normal daireye yaklaştı.

altta dolap olduğu için tornavida da sokamıyorum doğru düzgün. ya da matkapla açayım diyorum. o yüzden dolabı sökersem iyi olabilir. o üstteki boru içerden kombiye bağlı. sökmek tehlikeli olmaz mı? önceden doğalgazı kapatmak falan gerekir mi?

Dilin girdiği yuvanın konumu kapının kapanma yönüne göre ilerde kalıyordur. Dil o yuvaya ulaşamadan kapı yerine oturuyordur. Yuvanın olduğu metal aksam kapının açılma yönüne doğru kaydırılmalı.

Kapı ile kasasını yerine monte eden, daha doğrusu edemeyen beceriksiz marangoz kaynaklı bir sorun olabilir.
Benim kapılardan biri öyle. Biri de abanmadan kapanmayan cinsinden.
Eğer öyleyse marangoz çağıracaksın, kasayı yeni baştan ayarlayacak falan. Masraflı bir çözüm.
Ben kilitleyerek ve her seferinde marangozun kulaklarını çınlatarak kullanıyorum.

Son 5-10 senedir marangozlar-montajcılar nereden öğrendilerse dil kısmına yuva açmıyorlar, sadece kilit diline yuva açıyorlar.

Karşılığın demiri ilk zamanlar dili tutabiliyor, ama zamanla demir aşınıp o kısım yuvarlanıyor ve tutmuyor dili.

Böyle olabilir mi? Bir fotoğraf atar mısın?

Kapının kasasındaki yuvayı söküp biraz öne doğru yeniden vidalayınca halloldu. Kapı tutuyor şu an ama dil yine kendiliğinden içeri girmiyor.

Dilin tutması yeterli şimdilik, kapıyı kilitlemekten bıkmıştım.

Önce bir klimacıya gideceksin, tavsiye ile gitmen daha faydalı olur. İstanbul Anadolu yakası için tavsiye verebilirim.

Klimaya hava basıp 5-10 dk basıncın düşüp düşmediğini kontrol edecekler.

Eğer basınç düşüşü varsa önce o araç modelinin genelde nerelerden hava kaçırdığını bildikleri için oralara bakacaklar.

İnşallah kompresör giriş çıkış, motor bölümündeki bağlantı yerlerindendir ve kolayca hal olur.

Eğer içerideyse, hatta evaparatör sökülecekse komple göğüs sökülmesi lazım büyük iş.

Edit: eğer hava basıp kaçağı bulamazlarsa sisteme bir kimyasal ya da duman basıyorlar.

Ama sıkıntı şu ki bazı durumlarda havayı kaçırmazken sistem, gaz basınca gazı kaçırabiliyor. Sanırım gaz havadan daha ince. O zaman işler sakat işte.

Özel bir makinesi var, klimayı ona bağlar ve basınçlı hava vererek kaçak testi yaparlar. Kaçak varsa klima ünitesindeki oringlerde uygulama için tamir sıvısı var, bunu kullanırlar. İşlem 20-30 dakika sürer ve ücreti de ortalama 400-500 TL olur. Fiyat konusunda kesin konuşamam, her şehrin sanayisi ve piyasası farklı...

kacagi tespit icin icinde galiba siyah isikta gorunen bir boyali bir gaz koyuyorlar. bir sure oyle takiliyorsun sonra tekrar tamirciye gidiyorsun, isikla bakip kacagin nerde oldugunu tespit edebiliyorlar bu sekilde. Baska turlu cok zor.

Fosfor koyuyorlar kaçak olan yerden renk ile yakalıyorlar. Kaçak yine bulunmazsa ön göğüslük sökülecek, içerdeki evoparatörden kaçırıyordur. Adım adım gidecek oto elektrikçi.

her markanın kendine has bir isimlendirme biçimi var. örneğin Yamaha mt serisindeki mt ifadesi master of torque demek. r125'deki r harfi racing olsa gerek. honda cb kısaltması da city bike idi sanırım, arkasına gelen harfler de yine racing, city, urban falan gibi kategorileri belirliyor. genel olarak hepsi aynı kategorilerde modeller ürettikleri için isimleri de benziyor. şehir motoru, şehir/yarış, şehir/temel ulaşım, şehir dışı/asfalt, şehir dışı/toprak gibi gibi gibi.

Ford'un suv'u ile VW'nin suv'u arasında nasıl fark varsa motosikletlerde de öyle farklar var. tasarım, teknoloji, malzeme, estetik vs.

@orient blue'ye ek olarak;

İstisnalar hariç genelde aynı motor ve şanzımanı kullanıp farklı motor tipleri üretiyorlar.

Atıyorum R125 racing model, bundan yan grenajları söküp gidonu değiştiriyor (yükseltiyor) oluyor sana naked motor.

Yani aksi durumlar hariç genelde hepsi aynı motor ve şanzıman ile;

farklı amortisör, gidon, grenaj, fren diskleri vs değiştirerek farklı zevklere ve kullanım şartlarına uygun modeller haline geliyor.

Edit: Mesela merak edip baktım, R25 ile MT-25 motor özellikleri bire bir aynı. Fotoğrafları inceledim biraz, şasede bile değişiklik görünmüyor.

Motosikletler genelde motor hacimlerine göre pazarlanıyor, marka adı ön planda gerisi cc böylece kullanıcılar seçimini daha kolay yapıyor

hacimler 49 cc dediğimiz amatör lig gibi başlar ve şampiyonlar ligi dediğimiz 1000 cc seviyesine doğru hareket eder.

125 diye gördükleriniz 125 cc demektir. şehir içi için 100 cc-250 cc arası yeterlidir. ancak performans bekliyorsanız 250 cc üstü bakmalısınızdır. şehirler arası hızlı gideyim diyorsanız 750 cc üstü tercih etmelisiniz. hacim arttıkça; tüketim, güç, işletme maliyeti artar.

şimdi bir de motosiklet tipleri var. naked, supersport, touring, sport touring, enduro, cross, scooter gibi. bunlar oturuş-sürüş pozisyonuna göre şekilleniyor. örneğin siz şehir içindeyseniz otomatik bir scooter her işinizi görebilir. ancak siz tork dediğimiz hazzı seviyorsanız naked sizi daha mutlu edecektir. yada hız tutkusu görünüşü seven biriyseniz supersport daha çok ilginizi çeker. her yere gireyim arazi bana işlemesin derseniz cross size hitap eder. ben şehirler arası gideceğim derseniz touring, gideceğim ama spor da süreyim derseniz sport touring daha çok keyif verecektir.

gelelim mt125, r125 gibi modellerin anlamlarına. açıklayacaklarım sadece yamaha da bu böyle bu arada şimdiden notlayayım. yamaha benim için ayrı bir yerde mesela, bu sebeple bu kadar uzun yazıyorum. yamaha'da master of torque denilen bir kavram var ve kısaltması mt diye geçiyor. yamaha bu torque koyduğu makinalarına ki bunlar hep naked sürüşe uygundur. bu naked makinanın 125 yani herşeyi kısılmış bir versiyonudur ve adı mt125'tir. esas master of torque mt9'dur. mt900'ün kısaltmasıdır bu mt9 ve 900 cc'dir. 2021 modelini Yamaha Avrupa Turu'nda kullanma fırsatım oldu. MT isminin hakkını veriyorlar. gelelim r125 modeline, racing 125'tir açılımı. supersport görünümlüdür. esas racing makinası olan r1, ki r1000'in kısaltmasıdır. R1, 1000 cc'dir. dünya motobike şampiyonasında sürücülerin tercihidir. örneğin Toprak Razgatlıoğlu'nun sürdüğü makinadır.

üstteki paragraftaki açıklamalar sadece yamaha'ya has. yamaha, diğer makina üreticilerine nazaran bu konuda gerçekten yıllar içinde çok çalıştı ve bunları sadeleştirdi. her marka bunu yapamayabiliyor, özellikle çinli markalarda bunları göremezsiniz.

bu sebeple yamaha gibi bilinen bir marka sahibi değilseniz, diğer marka-model motosikletlere bakarken teknik detayları görmek istersiniz. hacim kaç cc gibi.

tekeriniz düz bassın.

Devre üstünde hassasiyet ayarı için iki küçük ayarlı pot olması lazım, düz tornavida ile ayarlanan. O işe yarar mı acaba?

tam olarak istediğini anlamadım, ama dijital am-fm radyo kartları var alıp takabilirsin.

radyoyu bozmadan gene aynı pot encoder gibi dönsün ve frekans seçsin. bunu dijitalleştireyim dersen o pek olacak bir iş değil.

İnternet vergi dairesinden bir ihtimal ulaşabilirsiniz. Goruntu yoktur ama kimin adına kesildiği miktarı vb. bilgiler oraya işleniyor olmalı diye biliyorum.

Internet vergi dairesine baktım ama orada sadece yaptığım vergi ödemelerinin bilgilerine ulaşabiliyorum.
Yok mudur bir yolu?

Muhasebeciniz her sene size arşivi teslim etmeli, en azından düzenli çalışan muhasebeciler.

Size teslim edilmiş arşiv varsa oradan bulabilirsiniz, yoksa mecbur muhasebecinin ofisine ulaşmanız lazım.

"Yatırımcı vizesi" konusunu araştırmanız lazım, bu konuda çok dolandırıcı olduğu gibi kurumsal hizmet veren firmalar da var.

Ortalama Avrupa ülkelerinde 250.000 € gibi yatırımla iş devam ettiği sürece oturum alınabiliyordu.

Ama sizin amacınız sanırım bir dükkan kiralayayım, vergiye tabi olayım, ürünlerimi götürüp satayım çerçevesinde.

Bu şartlarla "yatırımcı vizesi" için istenilen şartları karşılamanız çok zor.

@john bloom evet aynen öyle. Hatta asıl derdim vatandaşlık bile almadan 3-4 ay bir Avrupa ülkesinde sezonluk satış mağazası izleyebilmek. Bu daha zor olduğu için vatandaşlık peşine düştüm.

portekiz ve letonya var bildiğim kadarıyla

Renkli de olacaksa bu kullanım için en mantıklısı mürekkep püskürtmeli bir yazıcı. Renkli lazerler aşırı pahalı ve ev kullanımı için böyle bir yatırım pek mantıklı değil.

Kartuş dolumunda problem çıkarmayan bir model seçmek lazım, yani eski kartuşu doldurup doldurup kullanabilmek büyük avantaj.

Ama bazı modeller iki dolumdan sonra nasıl anlıyolarsa "sahte veya bozuk kartuş" uyarısı veriyor yazdırmıyor namussuz. Halbuki aynı kartuşu başka makineye takınca çalışıyor.

Hatta kendisine de araya başka kartuşlar takıp çıkarıp kafasını karıştırdıktan sonra çalışıyor.

Aslında bu dertlere bakınca en güzeli tanklı, dolumda sıkıntı olmayan modeller sanırım.

tanklı tavsiye ederim. ben de aşağı yukarı sizin kadar kullanıyorum. Epson L3151 modeli var. Wifi özelliği de iyi iş görüyor.

yedekleme yapmadan servise pc vermem hayatta. erişimlerini geçtim, hepsinin silinme/kaybolma riski var. google drive 100 gb için aylığı 5-6 tl bişey, hiç imkanınız yoksa buluta yedekleyin bence vermeden önce.

HDD ya da SSD, sabit diskinizi vermeyin, sökün cihazdan öyle verin servise.

Ha yok, yaptırmak istediğiniz şey işletim sistemi ya da başka bir program ile ilgiliyse bunun için servise de vermeyin. Buradan ya da ilgili forumlardan çok kolay yardım alırsınız.

Kişisel bilgisayarlarda program ve yazılım işleri çocuk oyuncağı son 10-15 senedir. Hadi eskiden "başlatma diski" gibi, "program cd'si" gibi dertler vardı, şimdi her şey online.

receiver'ınızda veya tv'nizde aynı uydudan 4 tane eklenmiş olabilir. uydu listesi kısmına bakın, varsa diğer üçünü silebilirsiniz. kanal listesi / görüntülenecek uydular gibi bir ayarı da olabilir

Ya tek tek kanalları sileceksiniz, ya birden fazla uyduyu sileceksiniz (Türksat 4a kalsın) ya görüntülenecek uydulardan sadece türksat 4a yı seçeceksiniz.

Ya da en güzeli cihazı sıfırlayıp, yeniden arama yapıp tüm kanalları yükleyeceksiniz.

Arama ve yükleme için bir frekans var Türksat sitesinde, o frekansı giriyorsunuz ve arama seçeneklerinde bir seçenek var onu seçiyorsunuz (sitede yazıyor) ve tüm güncel kanalları yüklüyor.

Cihazınız çok çok eski değilse bu yöntem çok kolay.

İkametiniz aynı değilse sağlığında bir problem yok.

Vefatı halinde reddi miras yapmazsanız borçları sizin.

(bkz: redd-i miras)

+1

böyle abuk hareketler yaparak programlara çıkmak istiyor

programlarda da extreme bir kaç şey söyleyip sesini duyurmak istiyor

siyasetin kuralı belli, extreme şeyler söyle kendini duyur sonra mevzuyu yumuşat.

Hareketleri hiç normal değil. Dozunda bırakılmalı bazı şeyler.

Abartılacak bir şey yok sadece kendisini biraz fazla kaptırmış o kadar

sosyal medya onu da maymun etti.

deli takliti yapıyordur oğlununda kendininda hakkında çok garip iddialar mevcut.

Böyle davranmasa burada bu başlık açılmazdı mesela!

Gündem olmak için farklı davranıyor, sosyal medyayı etkili kullanmaya çalışıyor. Z kuşağını hedef alıyor olabilir.

kesinlikle ruhsat sahibine, tek seferde. parça parça ya da bi kısmı elden bi kısmı online göndermeyin. ödemenin ne zaman yapılacağı ile ilgili noter yönlendiriyor.

parayı noter aracılığıyla devredebiliyorsunuz şüphe duyuyorsanız, tapu takas gibi bir sistem var. parayı üçüncü kişiye asla atmayın, elden ödemeyin, açıklamaya plakasına varana dek yazın. araç pahalı bi şeyse tarcanlar'a götürün üşenmeyin (hatta yerinizde olsam usta+eksper yerine direkt tarcanlara götürürüm).

TarcanlAr oto ekspertiz’e goturseniz yeterli bence. Ben de onlarin storylerini zevkle izliyorum

Bankaların "güvenli araç satış sistemi" gibi adı olan bir hizmeti var, devlet bankalarında kesin var ama özel bazı bankalarda da olması lazım.

Bu sistemi kullanın, noterde satış olduktan sonra para satıcıya aktarılıyor, iki tarafı da koruyor sistem.

Bu işleri bilen biriyle gidin mutlaka +1

Normal çekilişlerde farklı, milli bayramlara vs denk gelen günlerde farklı, yılbaşında ise çok farklı basılıyor.

Normal biletler genelde 6-7 haneli oluyor, yılbaşı biletleri 7-8 hane.

Özelleşmeden önce kaç adet satıldığını, ne kadar iade edildiğini filan yazıyorlardı. Hatta çekilişte çıkan numaralardan iade edilen bilete denk gelen varsa bunun da duyurulduğunu hatırlıyorum sanki.

2019 yılında 37 milyondan fazla bilet basılmış diye haber var mesela.

Ama idarenin sitesinde bunlar güncel ve şeffaf yayınlanmalı dediğiniz gibi.

Teknolojik olmayan eski klimalarda doğru, on/off şeklinde çalışıyor kompresör. Siz sadece fanın şiddetini ayarlıyorsunuz.

Ama yeni ve teknolojik klimalarda (sistemin bir adı vardı) düşük ayarda çalışmada motor da düşük ayarda çalışıyordu.

2 ay önce aldigim klimalarda dereceyi 26 yapiyorum mesela, guc tasarrufunu açıyorum. Fani ilk kademeye de getirsem son kademeye de getirsem güç tasarrufundan cikmiyor. Turboya alinca çıkıyor.

Ben de bana kimse demeden cok fark olmadigi cikarimini yapmistim klimanin bu davranışından..

Asil onemli olan metrekareye gore uygun hacimde bir klima aldiktan sonra her yeri kapalı tutmak ve extreme bir düşüklüğe almamak soğuturken. Mesela oda sicakligi 30 32 falan. Gidip 18 e almıyorum öyle olunca calisip duruyor. Ama 26 -27 yapinca hem bana yetiyor, hem oda degistirince veya disari çıkınca carpmiyor, hem de o sicakliga hemen gelip soguk hava uflemeyi kesiyor. Icerisi sicak olursa 15dk daha calisiyor tekrar kesiyor. Boyle boyle uzecek bir fatura gelmedi 3 farkli odada klima kullanmamiza ragmen.

Yarı yarıya fark ediyor. Full hızda 1kwh çekerken ekonomi modunda 0.3 kwh'ye kadar düşüyor.

john bloor'un dedigi dogru. sevgili john, aradigin kelime inverter.

Kabaca iki cesit klima kullaniyoruz. on-off ya da inverter.

on-off eski olanlar. kompresor ya calisir, ya calismaz. calisirken elektrik harcar, odayi sogutur. oda istenilen sicakliga gelince durur. oda isininca tekrar calisir filan.

inverter yeni kompresor cesidi. ic unitedeki ayara gore hizli veya yavas calisir. tasarrufludur. odadaki sicaklik seviyesini kompresor calisma hizini degistirerek ayarlar.

eger kliman on-off model ise (dis unitede veya ic unitede 'inverter' yazmiyosa on-off'tur), klimaci dogru soylemis.

www.trendyol.com inverter klima. düşükte çalıştırmak daha mı iyi

Hastalar, maalesef.

www.medicinenet.com

mitomanya hastalığı. :(

Alismis kudurmustan beterdir

mitomani işte. ilkokul arkadaşım böyle benim. aynı yalanları dinlemekten bıktım, iletişimi kestim artık.

hasta.

Mitomani semptom. Altında yatan kısım kişilik bozukluğu ve benzeri sebepler sanırım ve bu durum kesinlikle bir rahatsızlık

1. alışkanlık.
bazı insanlar aileden görerek veya sürekli yalan söyleyerek bir zaman sonra alışıyorlar. bir soru soruldugunda doğrusunu söylemek yerine önce ağzına yalan cevap geliyor
2. karşısındaki insandan zeki oldugunu düşünmek
bazı insanlar kendilerini zeki hissetmek için sebepsiz yere yalan söylüyor. karşısındaki inanınca "bak nasıl inandırdım" diyerek kendini mutlu hissediyor.
3. pratik yapmak
şu an üzerinde çalıstıgım bir konu. yalan söyleme becerimi artırmak için yalan söylüyorum. bakalım ustalaşabilecek miyim

hoşlarına gidiyor zeki filan sanıyorlar kendilerini
belli bir süre sonra da geir dönüşü olmuyor

Başvuru sayısı bölü 50.000 yaparsak ihtimali buluruz herhalde, kaç kişi başvuracak bilmiyoruz.

Ama diğer illere göre çıkma ihtimali daha düşük tabi, ha şu da var diğer illerdeki ev sayısı daha düşük.

nesine.com'da eşya piyangosu var. araba-motor falan veriyorlar. onlardan bile düşük ihtimal.

bugün burdaki konuyla ilgili duyuru sayısından bile pay biçebilirsin. milyonlarca başvuru olur.

Piyango kadar da düşük değildir herhalde.
AKP'yi destekleyip desteklememekle bir ilgisi olacağını da düşünmüyorum başvuruların. Devlet ucuza ev satıyor, isteyen her Türk vatandaşı başvurmalı. Eğer zararına satıyorsa zaten bunun parası hepimizden çıkacak.

Başvuracağım diyen her 10 kişiden 8'inin üşengeçlik ve nasıl yapılacağını bilememek sebebiyle başvurmayacağını düşünüyorum ben. Bu durumda şansınız iyice fazla.

çıksa bile kaç senede tamamlanacak, şehrin hangi ücra bölgesinde olacak ve ne zaman kendini amorti etmeye başlayacak ? 5 sene hiçbir beklentim olmadan para öderin diyorsanız alınabilir bir risk.

Konuyu neden particiliğe bağlıyorsunuz çok tuhaf! TOKİ bir kamu kurumudur herhangi bir siyasi partinin kurumu değildir ayrıca çıkma ihtimali gayet yüksek 50 bin konuta 200 bin başvuru olduğunu düşünün mesela bu dönem çıkmasa bile bir daha ki dönem çıkar bazıları kendince risklerden bahsetmiş bu kafayı anlamak mümkün değil ne riski varmış bedavadan biraz pahalı fiyata devlet tesvikle konut veriyor daha ne olsun üstelik bu fiyatlar ertesi sene katlayacak her açıdan mantıklı şehrin merkezinde olmayacak elbette şehir merkezinde bos arsa mı var :)

Ne riski var diyenler TOKİ’nin instagram postları altında 2011de müjdelenen büyük konut projesinin bile hala başlamadığını söyleyen mağdurların yorumlarını okuyabilir.

Ha proje hayata geçmez, ev teslim edilmediği sürece de ödemeler başlamadığı için maddi olarak bir zararın olmayabilir. Ama buna da sıfır risk diyemeyiz.

Ayrıca 6 ayda bir zamlanacak 240 vadeli evlerden bahsediyoruz ve zam oranı meçhul. Al sana risk.

Başvurulardan kişi başı 500 TL alıyorlar bu cepte. Başvuru sayısına göre paranın büyüklüğünü yakında göreceğiz.
Talihlilerin ödediği taksite 6 ayda bir memur maaşı zammı oranında zam yapıyorlar bu iki
Dolayısıyla her sene evin totalde ödeyeceğiniz fiyatı artıyor bu üç
20 sene ödeyeceğin toplam tutarı enflasyon ve dolayısıyla memur maaşına yapılan zamma göre sen hesap et.

Edit: bu 500 TL'ler kurada adı çıkmayanlara iade ediliyormuş. Onu düzelteyim.

tc'sinin sonu 0 olanlar başvurabiliyordu bugün ve sadece onların başvuruları toplamı şu an 900bini geçmiş durumda :) akp karşıtlığı ya da destekleyiciğiliyle alakası ne anlamadım ama köşede 70-80bini peşin olan ve evi olmayan herkes başvuruyor normal olarak. totalde 7-8 milyondan fazla başvuru olur diye düşünüyorum.

Böyle küçük risk ihtimalleri hesaplanıyorsa yolda yürürken başınıza meteor düşme olasılığıda var veya satın aldığınız ev ertesi gün depremde yıkılabilir hükümet zorunlu inşaat sigortası getirdi artık müteahhitler inşaata başlayıp çeşitli sebeplerden bitiremeseler dahi sigorta sayesinde inşaat devam ediyor kaldı ki bu proje zaten devlet projesi devlet garantili eger muhtemel bir sebepten dolayı inşaat gecikirse tazminat ödenir 240 ay oldukça makul bir süre daha ne olsun bir söz vardır ucuz malın müşterisi hep şikayet eder devlet bu projeyi bedava verse hatta üstüne ödeme yapsa yine şikayet edenler olur maalesef. Zam oranı meçhul değil belirtilen oranda zam yapılıyor yani memur maaşlarına yapılan oranda bu durumda değişen fazla bir şey olmuyor oldukça makul bir finansman her açıdan karlı bir yatirim ayrıca 10 yıl sonra evin değeri belki 10 kat artmış olacak bu ödemeleri çok bulanlar mortgage faizlerine baksın bu sistem her açıdan cazip

Tuzla iyi bir bölge, marmaray avantajı büyük. Ama burada önemli olan şahız hangi yakada ikamet ediyor veya çalışıyor? Hangi yakaya alışkın?

Projeyi seçebiliyor musunuz yoksa hangi bölge olacağı da mı kurayla belli oluyor?

Tuzla İstanbul dışı. Silivri de aynı şekilde. Başakşehir, Arnavutköy havalimanı için avantajlı ve metro geçecek. Esenleri bilmiyorum.

Çatalca da uzak. Kışın kar yağdığında ulaşım falan felç. Arabasız yaşanmaz. Tuzlayı eğer Anadolu yakasında yaşayacaksanız olabilir.

Bu bölgelere İstanbul dışı diyenler İstanbul içi neresi oluyor acaba tarihi yarımada mı? Veya merkezi semtlerde bırakın bu kadar büyük proje yapmayı bir bina yapacak bile alan yok bugün şehir dışı görülen yerler 2-3 yıl sonra merkezilesecek bunu göz önünde bulundurun yoksa herşeye kulp bulmak kolay imkanı olan bu fırsatı kaçırmasın hangi bölge olursa olsun tavsiyemdir İstanbul'un metro geçmeyen semti kalmayacak

iyi hissetmek

İyi hissetmek daha ziyade depresyonla alakalı bir kitap, depresif durum eşlik ediyorsa faydalı olur.

Yaygın kaygı bozukluğu çalışma kitabı Melisa Robichaud , Michel J. Dugas
Yayınevi: Psikonet anksiyete bozuklukları konusunda açık ara en iyi bilim temelli, kendine yardım kitabı diyebilirim. Uygulayarak okursanız faydasını fazlasıyla görürsünüz.

Beden kayıt tutar

Esnaf dediğinize göre vergi mükellefi di mi?

Ama daha önce başkası üzerinden kesti diyorsunuz o zaman vergi mükellefi değil miydi acaba?

Önce bir mali müşavir ile anlaşıp vergi mükellefi olmalı ve açılış yapmalı. Ondan sonra da alacağı kullanıcı adı ve şifresiyle E-Arşiv sistemine girip e-arşiv fatura kesebilir.

Eskisi gibi fatura bastırmaya vs gerek yok eğer özellikle lazım değilse.

hayır izmire başvurabilirsin. ikametin istanbulda değilse tabi ben öyle anladım senden.

hem istanbula hem izmire başvurabilirsin ( birisine tabi).

4 yıldır istanbul'da resmi olarak ikamet ediyorsunuz ama di mi? Yani ikametiniz var burada, zaten istenilen de bu. En az 1 yıllık ikamet isteniyor.

Yani İstanbul'dan da, İzmir'den de başvurabilirsiniz. @alicandan +1

Aslında kavram çok açık;

"Proje il sınırları içerisinde en az 1 yıldır ikamet ediyor olmak"

veya

"proje il nufusuna kayıtlı olmak"

Bu ne demek? En az 1 yıldır İstanbul'da resmi ikamet eden ve diğer şartları karşılayan herkes başvurabilir. İstanbul nufuna/kütüğüne kayıtlı olması ya da İstanbul doğumlu olması konuyla alakalı değil.

Veya, kişi şu an Ankara'da ikamet ediyordur ama nufusa bağlı olduğu il İstanbul'dur, bu kişi de isterse İstanbul'dan başvurabilir, bu durumda ikamet şartı aranmıyor.

Aslında başlık sahibi @oldz'un durumu çok iyi örnek;

@oldz isterse İstanbul'dan isterse de İzmir'den başvurabilir.

Halaskargazi ve Valikonağı olabilir bu değişken bir durum yalnız geçmişte bir kaç yıl önce insanların gitmeye cesaret edemeyeceği yerler bugün turistlerin çirit attığı yeler neye göre en turistik?

@beemaker tamamen alışveriş hareketliligi açısından soruyorum

satacaginiz urunun/hizmetin niteligine gore degisir bu sorunun cevabi.

Oralarda dükkan kiralamak çok ciddi bir para.
Dükkanın caddesine, konumuna karar vermek için bilimsel yöntemlerle araştırmalar yapılıyor diye duymuştum ama bilgim yok.

Yabancı turistin en çok gittiği yer Cevahir AVM gibi geliyor bana.
Bence bir üniversite öğrencisine günlük 300 - 400 lira verin. Dükkan açmayı düşündüğünüz konumlarda tüm gün turist saysın.
Elinde bir zikirmatikle bekler. Hem turistleri hem de elinde alışveriş poşeti taşıyan turistleri ayrı ayrı sayar, size çok faydalı olur.
Bu işe 3000 lira bile harcasanız yapacağınız masrafın yanında para değil.

Ek: Düşündüm de eğer daha ucuza kaçmak isterseniz caddedeki bir esnafa sebebinizi anlatın. Sokağı çeken bir video kamera koyun dükkanına, 12 saat boyunca çalışsın. Sonra videoyu hızlı hızlı oynatarak siz sayın :)

Dükkanda ne satacağınız, hangi yaş grubundan ve hangi kültürden turiste hitap edeceğiniz gibi bir sürü etken var en başta.

Yazdığınız caddelerde kafaya Rumeli, 2. sıraya Halaskargazi girer. 3 ve 4 bilemedim hangisi önce geçer.

Ama bu ilk 2 caddede zaten öyle "ya şöyle elim arkada gezeyim de bir dükkan tutayım" durumu olmaz kolay kolay.

Buralarda ciddi hava paraları ve devir ücretleri döner, bir işletme kapatacaksa dükkan boşaltılıp da kiralık ilanına çıkılmaz. Zaten o dükkan boşaltılmadan önce pazarlıklar, devir ücretleri, hava paraları döner ortalıkta.

Bölgeden tanıdık güvenilir bir emlakcı bulmak lazım.

Bunun fizibilitesini duyuruda yapıyorsan hiç girme bu topa derim.

Ha illa bir fikrin olsun istersen,

Kiralık dükkanlara bak. Birim metrekare kira tutarı en yüksek olan cadde en yoğun caddedir.

Kazanç toplamları dikkate alınır ancak bir ay içinde yatan günlerin 30'dan fazlası dikkate alınmaz. Özetle X2 olmaz.

Aynı anda birden fazla yerde sgk olunabilir, ama bir aydaki prim gün sayısı 30 günü geçemez +1

Yaşı kaç? Yaşı emekli olmaya tutuyorsa prim doldurmayı bekleyecek mecbur. Yaşı daha gençse zaten prim dolana kadar yaşı ancak gelir.

bu tip teknik uyuşmazlıklarda aracın ilk tescilinde verilen teknik belgenin (uygunluk belgesi diye geçiyor sanırım) üretici tarafından düzeltilmesi gerekiyor olması lazım. o belge ile de ruhsat değiştirilebiliyor olmalı. üreticiye danışın bence.

ruhsatta 4 koltuk yazıyor fakat arkada 3 emniyet kemeri mi var?

Evet arkada 3 emniyet kemeri var.

Üreticiye gidin diye bir şey dememişler, emniyet ya da noter hallediyor yazılmış forum gibi sitelerde. Ama şuan topu sürekli birbirlerine atıyorlar.

Halleder etmesine ama üreticiden o aracın 5 koltuklu (arkada 3 yolcu) olarak üretildiğine dair teknik bir belge lazım. Aksi halde araç 4 kişilik üretilmiş ama sanki siz sonradan 5 kişilik yapmışsınız gibi görünüyor kağıt üstünde. Güvenlik açısından uygun olmadığı için de ağır kusur yazıyorlar. Tabii şu da olabilir, aslında aracın uygunluk belgesinde 5 koltuk yazıyordur ama ilk tescilde ruhsata yanlışlıkla 4 yazmışlardır. Bunu da yine aynı belgeyle düzeltmek gerekiyor.

Siz direkt üreticiye ya da en azından yetkili servisine sorsanız yol gösterirler gibime geliyor.

ayni seyi yasadim. ruhsatta 4 koltuk yaziyordu. defalarca muayenede sorun olmadi. son muayenede bu 5 koltuklu dedi, gecirmedi.
aracin distrubitoru ile baglanti kurup durumu anlattim. teknik dokuman yollandi. -dikkat, islak imzali olmazsa emniyet kabul etmiyor- onu emniyete verdim. emniyet kayitli veri tabanindan duzeltmeyi yapti. sonra notere gidip ruhsati yeniledim. ve muayene. can sıkıcı, ugrastirici bir surec. kolay gelsin.

Üretici ya da ithalatcıdan düzeltilmiş uygunluk belgesi ile trafik şubeye başvurup ruhsatın düzenlenmesi lazım.

Ama sanırım artık bu işlere trafik şube değil de noterler bakıyor. Araçların dosyası nerede acaba şu an? Trafik şubede ise oraya gitmek gerekebilir, bu alım satım ve ruhsat basımları işi notere devredilince iyi oldu ama bu işleri nasıl halledeceğimiz kesinleşmedi sanırım.

Şu da var, aracın dosyası açılır bakılın, uygunluk belgesinde koltuk sayısı doğru olabilir.

Ruhsatı ilk basan memur 5 yazacağına 4 yazmış olabilir. O zaman daha kolay düzeltme işi.

Aracın dosyası nerede önce onu bulmak lazım, ruhsatta "verildiği il/ilçe" bölümü var en üstte, orada nerede verildiyse orası yazar. Oranın trafik şubesine gidip dosyaya bakmak lazım gerekebilir.

4-5 yaş cinsellik için biraz erken geldi. Tatmin olmaktan ziyade merak ettiği için yapmış olabilir.

yapan çocuk tacizin ne olduğunu bilmiyordur büyük ihtimalle. keşif yaşlarıdır, ailesi de düzgün eğitim verememiş belli ki.

kız da tacize uğramış gibi mi hissetmiş? yuh yani. arkadaş biraz kezbanmış galiba kusura bakmayın da... 8-10 yaşında çocuk yapsa neyse dersin de 4-5 yaşında çocuktan bahsediyoruz. o yaştaki çocuğun bu hamleyi cinsel amaçla yapmasının ikmanı yok. belki üstteki arkadaşın da dediği gibi merak/keşif amacıyla yaptı belki de sıranın önünü görebilmek için yaptı.

O yaşta çocuğun cinsel kimliği olmaz sanırım, ne yaptığını bilmez, cinsel organların ne işe yaradığını da bilmez, çocuk nasıl olur onu da bilmez öğretilmezse.

8-9 yaşında olsa yine taciz diyemeyiz, ama bu sefer bilerek yapmıştır, merakından ve keşfetme isteğinden olabilir deriz herhalde.

6-7 yaşında çocuklar okulda altına işiyor ya hu çişini uzun süre tutamadığı için, o yaşlarda ne tacizi :)

bu sorunun cevabını en iyi ilgili tesisatın projesini çizecek makine mühendisi verebilir. zaten bir proje çizilmek zorunda. proje çizilmeden kombi seçmek biraz kazı kazan olur.

Mutlaka çift eşanşörlü olmalı, yoğuşmalı olmalı, kazana geçmeden önceki en büyük boyut ve güçte olmalı.

bu boyutta makul fiyat olmaz, makul fiyata kaçarsanız ileride çok daha pahalıya mal olur size.

Bir kere zemin katı mutlaka alttan ısıtma yapın, zeminden yalıtıma önem verin. Üst katlarda zeminden ısıtma olsa iyi olur ama alerji vs durumları varsa üst katları petek tercih edebilirsiniz.

3 kata da dağıtıcı koydurun, kollektör vanalı sistem kurdurun. Gereksiz uzun petek ölçüsünden kaçının, oda ölçülerine göre doğru petek boyutunu seçin.

Salon veya büyük odalar için uzun bir petek yerine 2 tane petek taktırın. Çünkü 1 metrelik bir petek ile ısınabilirseniz 1,5 metre takılan petek gereksiz olur. Ama 1 metre ile ısınamadığınız mevsimlerde 2. peteği de açarsınız. Yani seçenek olur elinizde.

Mutlaka daha önce böyle bir eve sistem kurmuş bir firma tercih edin, adam 20 yıldır bu işin içindedir ama ilk defa tripleks yapacaktır, hata yaparsa size sorun olur.

Daha önce yaptığı villayı görün, hatta komşu villalarla ya da örnek villalarla gidip konuşun, kombi markalarını ve tavsiyelerini alın. Sistemde pişman oldukları bir şey var mı öğrenin.

Zemin katı yerden ısıtma yapmayı unutmayın.

Bundan sonra telefonda çektiğin/ pc yüklediğin fotoğraflar yedeklenmiyor.

Yanlış anlamadiysam kadin "beni düşünüyor mu acaba" derken adam da kendini zorlamak için "bu arabadan önce agaca ulasamazsam ölürüm" falan diyor.
Oluyor böyle (kadin erkek farketmez bence ama ben yapıyorum kesin) iste misal şu squati 10 tekrar yapmazsam ölürüm falan gibi kendimi gaza getirme falan.

biz erkeklerin çok saçama şeyleri düşündüğüne vurgu yapıyor sadece.
kadıncağız romantik romantik kesin beni düşünüyor sevdiceğim derken adam gerçeküstü şeyler düşünüyor.

şimdi nadiren de olsa küçükken çok yapardım.

yolda koşarken mesela "trafikte şu arabadan önce şuraya varmazsam yazılıdan kalayım" ya da otobüsteyken "10 tane kırmızı araba görmezsem ben bi x'im" falan derdim :D genelde biz erkeklerin anlamsız takıntılarından işte haah

(bkz: Obsesif kompulsif bozukluk)

Motive etmekten ziyade genelde erkeklerin kendi kendine ürettiği salak takıntılar. Yolda yürürken çizgiye basmamaya çabalayıp basarsam ölücekmişim tarzı çocukça oyunları yetişkinlikte de devam ettiriyoruz ama çok dışarı vurmuyoruz dalga geçilmemek için :d

Kadınlar romantik hayaller kurarken, erkeklerin küçük bir çocuk gibi düşünmesi üstüne basit bir şaka.

Biz erkeklerin çoğu zaman saçma sapan şeyleri düşünmesiyle ilgili bir şaka +1

Bana şu karikatürü hatırlattı;

galeri12.uludagsozluk.com

Gizli oturumun mantığı bu zaten, hiç bir şekilde iz-kayıt-çerez-geçmiş bırakmamak.

Ama chrome ile gizli bir oturum açıp google hesabıyla bir şeyler yaparsanız dediğiniz yasal olarak olmasa da gizli saklı bir şey olur mu acaba?

Ben olsam chrome ve chromium tabanlı bir tarayıcı kullanmam, opera ya da firefox ile açarım gizli oturumu.

lütfen en yakınlarınıza bu konuda haber verin.

Bir tanıdığa aratıp duruma göre şikayetçi olun derim bu manyakları hafife almamak gerek

Fazla muhatap olmayin. Mümkün olduğunca net olmanızı ve kısa konusmanizi oneririm. Açık kapı birakmayin. Yalnız olmadığınızı ailenizin arkadaslarinizin yanınızda olduğunu bilmesi iyi bir şey. Korktugunuzu farkettirmeyin. Korkunuzu kullanabilir. Polisi aramaktan çekinmeyin. Hatta polisi arayacaginizi söyleyebilirsiniz. kibar olmaya da çalışmayin. Polis isminden bile cekinebilir. Telefonlarını engelleyebilirsiniz. Evinizin yerini sakin söylemeyin. Evinizi bulması o kadar kolay değil ama bulma ihtimalinde bir avukatla görüşerek koruma tedbiri aldırabilirsiniz. Ozaman evinize veya size yaklaşırsa polisi aradığınızda ceza yer. Ben de yakınlarınızı bilgilendirmenizi oneririm.

Bir de mesajları silmeyin. Dursun. İlerde lazim olursa delil olarak kullanırsınız.

Önce bir senaryo hazırla, başka bir şehire tayin vs ya da yeni iş için git ve artık orada yaşa (güya).

Yok ya bunu yemez, en başta huylandırmadan yapsaydın yerdi belki.

Şöyle yap, güzelce de ki "bak şu an karakolun kapısındayım, beni taciz etmeye ve ısrar etmeye devam edeceksen şimdi girip şikayet oluşturacağım. Ha yok efendi gibi artık beni rahatsız etmeyeceğini söylersen girmeyeceğim içeri"

Bu söylemden sonra geri vites yaparsa ne ala, yok yapmazsa hiç çekinme. Gir bir karakola ve rütbeli biriyle görüşmek istediğini söyle, o esnada komiser yardımcısı komiser başkomiser artık kim varsa güzelce anlat.

Hatta ricacı ol, savcılık şikayet, başvuru vs olmadan telefonla arayıp elemanı konuşurlar belki.

Hatta barzo dii ve edebiyatında master yapmış bir mahalle delikanlısından da rica edilebilir, tabi ki onlara da telefonunuz ve bilginizi vermeyin ama böyle bir ricada bulunduğunuzda koruma içgüdüsü devreye girer ve normalde çekineceğiniz tipler bile size yardımcı olur.

EGM online websitesinde bir sikayet oluşturur, ekran görüntüsünü de ona atardım. İlk önce göndermeyip, blöf yapabilirsiniz. Genelde korkaklar tehdit eder. Benim de camın altına biri gelip, ayağını denk al falan dedi. Karakola gitsem, iplemezlerdi.

Tehditle ilgili şikayette bulunursan onun işine yarar. Bağları koparmaya çalışırken belki yıllar sürecek yeni bir bağ daha kurmuş olursun.caydırıcı da olmaz, yıpranırsın.

1.seçenek hiç konuşma, cevap verme her yerden ve her aradığı yerden engelle. (kesin çözüm ama ne yaparsa yapsın tek kelime yazmaman gerek)

2.seçenek senden soğumasını sağlayacak biz özellik, davranış uydur kendine.

5

Ingiltere ucusla vs gibi 3.kademe guvenlik kontrolu yoksa saat 0700 gibi havalimaninda olurdum Ben olsam. Yogun trafigin basladigi saate denk ama sehir ici trafikte cikinca sorun yok yolda. 1 saat de yola ekleyip 0530-0600da cikardim yola.

Her ihtimale karsi taksiyi arayip onlara da sorardim ama.

Bu hafta okullar açılıyor, ilk hafta aşırı yoğun olur trafik. Hele ki uçuşunuz pazartesi ise aman aman, geceden gidip kalın desem komik olmaz.

Bence avrupa yakasına gidebildiğiniz kadar raylı sistemle gidin, marmaray kullanın mesela, sonra taksiye binersiniz.

Çok mu valiz olacak?

dolar ve hisse senedi varsa aşırı normal.

bunların miktarına-anlık değerlerine göre o parayı anlık hesaplar. hele doların fiyatı mesai içi-dışı çok değişiyor.

Toplam para kısmında döviz, altın senet vs. varsa oynar evet. Iş Bankası falan da öyle.

Toplam varlığa bakma, yatırım varsa eğer.

Atıyorum;

25.000 TL
12.000 $
15.000 €
120 gr altın

vs varsa hesaplarında, bunların miktarları her gün aynı olsa bile toplam tutar iniş çıkıştan değişecektir.

Hatta mesai saati ile mesai saati dışındaki makastan dolayı çok fazla oynamalar olur.

Hesaplarındaki TL ve döviz, altın ve hisseler aynen duruyorsa sıkıntı yok. Durur zaten nereye gidecek?

ilk dediğin cok daha acımasız

korunmasiz olarak iliskiye girmesi igrenc geliyor banaa ya asiri aptalca bi sey. fakat korunsa bile hastalik kapma ihtimali oluyor malesef

ikincisinde senin de seçme şansın var, başkasıyla birlikte oldum dediğinde senin de bu ilişkide kalmak istemiyorum deme hakkın var

fakat ilk durumda tamamen habersizsin ve kendini koruma, seçim yapma hakkını elinden almış ve sağlığını tehlikeye atmış

bu yüzden birinci durum daha önemli ve ciddi diye düşünüyorum

Birinci durum tüyler ürpertici. Bayağı kandırılmak bu. Hem de öyle böyle değil. Hastalık söz konusu. Kendi zevki için sizin sağlığınızı iplememek. Bundan daha kötü çok az şey duydum.

birinciye daha çok bozulurum çünkü sağlığıma yönelik direkt bir kasıt var. ayrıca dürüstlük dahilinde bir hareket olmadığından sorunlu bir karaktere de işaret ediyor.

İkisine de bozulurum, 1. ay ve 3. ay bitişlerinde hiv ve hepatit dahil tüm testlerimi yaptırır, sonuçları alana kadar da acaip bir şekilde psikolojim bozulur.

Gençler, sevgili kardeşlerim, yapmayın Allah aşkına. Uzun bir süre tanımadan, uzun bir birliktelik geçirmeden, tek eşliymiş gibi bir yaşam sürmeden korunmasız ilişkiye girmeyin.

Geri dönüşü olmayan hastalıklar var, bu kadar riske atmayın kendinizi. Bırakın şu "et ete değecek ağa" sokak ağzı jargonu, kondom ile de çok kaliteli bir seks hayatı mümkün. Zaten penetrasyon süresinin en babası kaç dk? Zevkli olan ondan önceki süreç değil mi?

Kondomsuz sevişmek için ısrar ediyorsanız tek eşli olacaksınız, öbür türlüsü büyük risk.

Sadece kendinizi düşünmeyin, sonraki sevgililerinizi de riske atıyorsunuz. Kız erkek farketmez hepimiz dikkat etmeliyiz.

Birincisi kasıtlı olarak hastalık bulaştırmak. Yani zehirlemek gibi bir şey. Hukuki olarak da suç teşkil edebilir.

İkincisi ise kendi sağlığını umırsamamak yani aptallık.

İlki kesinlikle daha kötü. Ama aptal insanları da hayatından çıkarmak her zaman iyidir.

ben şiddete karşı birisiyim ama bu durumda kesin şiddet gösterirdim bunu lafla sözle tavırla falan geçiştiremem. strain olmayan bir hasarla konuyu kapatırdım.

muhtemelen evet. görseldeki halka şeklindeki plastik parça çevrilerek açılır. DİKKAT! bu işlemi yaparken cam kısmı alttan tutarak destekleyin düşebilir. lambaların takıldığı duyların olduğu yeri gördünüz üzerinde hareket ve süre ayarı da olan bir kutu olmalı.

çok farklı marka model vs olabileceği için kesin konuşmak zor.

bkz www.youtube.com

2 ayar vidası olacak içinde, altlı üstlü iseler; üstteki süreyi açma/kısma içindir
alttaki aydınlık içindir, akkor ampul kullanılıyor ise
vidaya nazik ol çünkü kırılır bir şey

Tüm marka modellerde yöntem aynı;

Sol elinle camı tutarak sağ elinle göbekteki tırtıklı beyaz plastiği çevirerek aç. (Solaksan tam tersine çevir ellerini, hassas olan el çevirme açma işini daha kolay yapar.)

Sonra camı dikkatlice bir yere koy ya da sol elinde beklet, ortadaki göbekte 2 tane çevirme ayarı çubuğu olacak. Birisi süre birisi ise ışık hasasiyeti (sensör karanlıkta mı çalışsın aydınlıkta mı ayarı)

Hassasiyetle ilgili sıkıntınız yoksa sadece süreyi uzatın, üzerinde semboller vardır hangisinin olduğunu analrsınız.